28 Aralık 2011 Çarşamba

Sesler, Düşünceler ve Hayaller...

26 Aralık 2011 Pazartesi

Birinci Deneme

Önümde kocaman bir bavul... Henüz içine hiçbir şey koymamışım. Uzunca bir süre hiç kımıldamadan boş gözlerle bavula bakıyorum. Ne düşünüyorum diye soruyorum kendime. Derin bir sessizlik... "Düşünüyorum işte, yetmez mi?" Odadan çıkıyorum.

İkinci Deneme

Açık dolap kapakları önünde dolabın içindeki eşyalara göz atıyorum. Karmaşanın muhteşem uyumu gözüme çarpıyor... Düşüncelerimle, yeniden konudan sapmamaya çalışıyorum. Elimdeki birkaç eşyayı bavula yerleştirirken telefondan bir ses, "blip" ! Hayır, yoksa yine mi yapmam gerekenden uzaklaşıyorum? Doğru bildiniz, cevabım evet! Bavul hazırlamaya süresiz ara.

Üçüncü Deneme

Odanın kapısını açıyorum, elim kapı kolunda... Bavula bakıyorum, içeri hiç girmeden odadan çıkıyorum.

Dördüncü Deneme 

Kendimden emin bir şekilde odaya giriyorum, 45 dakika içinde bavulumu hazırlayıp uyuyamayacağımı bildiğim halde yatağıma yatıyorum. İçimde bir umut...

27 Aralık 2011 Salı 

Ev

Bavul kapının önünde... Son kontroller yapıldı. Artık evden çıkıp havaalanına gitmeye hazırım. Arabaya binip yola çıkıyorum. Nereye gidiyorum peki? Tatile mi? Sevdiklerimin yanına mı? İş gezisine mi? Yoksa kendimden mi kaçıyorum? Ve sorunun tokat gibi yüzüme çarptığı an, "çat" ! Allak bullak olup ama son sorunun cevabını düşünmemeye çalışarak sadece arabanın camından akan görüntüye bakıyorum... Binalar, binalar, küçük bir yeşillikçik, binalar ve binalar... 

İstanbul Atatürk Havaalanı

Bavul artık üzerinde gideceği yerin etiketi yürüyen bantta ilerliyor, elbet yolunu bulacak. Keşke bana da küçük bir etiket yapıştırsalar, ben de onun kadar kolay yolumu bulsam... 

Uçakta Geçen 4 Saat

Kafası düşüncelerle doluyken uyuyamaz ya insan, işte tam öyleyim. Uykusuz geçen gecenin ardından göz kapaklarım ağırlaşıyor, kafam düştü düşecek derken, silkelenip kendime geliyorum. Elimdeki kitabın saatlerdir aynı sayfasındayım, ilkokul öğretmenim bu anı görse kesinlikle kırmızı kurdelemi geri alırdı. "Ama öğretmenim, yıllar önce nasıl alıştırdıysanız, bakın hâlâ sizin öğrettiğiniz gibi tarih atıyorum. Niye alıştırdıysanız artık tarihin yanına günün adını da yazmaya? Ya da ben bunca senedir neden bu alışkanlığımdan vazgeçemediysem artık? Bunun hatrına kırmızı kurdele bende kalabilir mi?" Hızlıca kaldığım yerden devam ediyorum kitabıma.. Birşey düşünmemek için kitabınıza sarıldıysanız, ya konsantre olamadığınız için hiç ilerleme kaydedemeyip aynı sayfada uzunca bir süre kalırsınız, ya da hızlıca okuyup kitabı kısa sürede yarılarsınız ama geriye dönüp baktığınızda hiçbir şey hatırlamadığınızı fark edersiniz. Sonuç? Elde var sıfır!

Dubai Havaalanı

45 dakikada hazırlanan bavulun gelmesi de, ancak uçağın inmesinden 45 dakika sonra olabilirdi zaten. "Bavuluma" kavuşup "tııırrr" sesi eşliğinde hızlıca çıkışa yöneliyorum. Bavulumu sahiplendiğim ilk an bu...

28 Aralık 2011 Çarşamba

Palm Jumeirah

Manzaraya karşı oturmuş çayımı yudumluyorum. Hava biraz puslu, ama manzaranın ufkumu açmasına ve düşünmekten kaçtıklarımı düşünmeme engel değil. Gökyüzündeki bulutları ellerimle kenara itip kendime ve düşüncelerime yer açıyorum... Herşey daha yeni başlıyor, "fışııır fışıır" !


Not: Bu yazıdaki herşey hayal ürünüdür. Evet, şu an Dubai'deyim ama yazıdaki Dubai, Dubai değil; bahsettiğim bavul, bavul değil ve bahsettiğim ben ise, kesinlikle ben değilim... Bu yazının hayal ürünü olduğunu anlamak, okuyanın hayal gücüne bağlıdır.



Hayallerinizi gerçekleştirebilmeniz dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder